-
Aile Anayasası ile Aileler ve Aile Şirketleri Kurumsallaşıyor
Aile şirketlerinin ülke ekonomileri için son derece önemli bir yere sahip olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İstatistiklerde dünyadaki şirketlerin %65-80’inin, ülkemizdeki şirketlerin ise %95 gibi büyük bir kısmının Aile şirketi olduğu görülmektedir.
Faaliyette bulundukları ülkelerin sosyo-ekonomik yapılarının gelişmesinde üstlendikleri rolü ve ekonomideki payı düşünüldüğünde Aile şirketlerinin faaliyetlerini etkin ve verimli bir şekilde sürdürmesinin ne kadar önemli olduğu gerçeği ortaya çıkar.
Bu kadar öneme sahip bu işletmelerin ayakta kalması ve kendini günün koşullarına göre yenileyerek hayatını sürdürmesi kritik önemdedir. Bu nedenle, aile şirketlerinin kendini yenileyerek sonraki kuşaklara devredilmesinin sağlanması profesyonel, akademik ve hatta ekonomi otoritelerinin ana hedeflerinden biri olmalıdır.
Sermaye, insan gücü, deneyim ve ortak geçmişin korunması, aile şirketlerinin devamlılığında çok önemli faktörleri ifade etmektedir. Aile şirketlerinin sürdürülebilmesinin altın anahtarı da öncelikle Aile olarak kurumsallaşmak ve sistem haline gelebilmektir.
Aile Anayasası ve Ailenin Kurumsallaşmasıyla Beraber Aile Şirketi De Kurumsallaşmaya Başlıyor
Aile Şirketlerinde kurumsallaşmanın öncelikli şartlarından biri, Aile içi ilişkilerle birlikte Aile ilişkilerinin kurumsallaşmasını sağlayabilecek, krizlere dayanmasını sağlayabilecek, nesilden nesile aktarıma imkan sağlayabilecek bir Aile Anayasası oluşturmaktır. Aile Anayasası; Aileye ve Ailenin Şirketiyle ilişkisine ait yazılı ve yazısız normlar da diyebileceğimiz temel kurallar olup, bir Aileye evlilik ya da kan bağı ile katılarak aynı soyadı taşımayı hak eden kişilerin gerek Aile ilişkilerinde, gerek üçüncü şahıslarla ve gerekse şirketiyle olan ilişkilerinde, rehber vazifesi görebilecek, Aile üyeleri tarafından kabul edilen, tüm Aile bireylerine adil şekilde uygulanan ve uyulmaması durumunda belirli yaptırımları olan kurallar, haklar, sorumluluklar ve değerler bütünüdür.
Dünyada bilinen en eski Aile Anayasası, 180 milyar dolarlık Mitsui Şirketi'nin kurucusu Mitsue Haçirobei tarafından 1694 yılında Japonya'da hazırlanmıştır. Dünyada Aile Anayasası ile önce Aile ilişkilerini kurumsallaştırıp sistem haline getiren ve uzun yıllar kalıcı olan birçok kurumsal Aile Şirketi bulunmaktadır. Ülkemizde de kurumsallaşmış olan birçok büyük Aile Şirketi, Aile Anayasasına sahiptir. Eczacıbaşı, Koç, Sabancı, Bakioğlu, Kurtsan, İnci Holding ülkemizdeki Aile Anayasasına sahip örnek Aile Şirketlerinden bazılarıdır. Anadolu’da da son yıllarda Aile Anayasasının değerinin ve kritik öneminin farkında vizyon sahibi Aile Şirketi sahipleri Aile Anayasalarını yapmışlardır. Dolayısıyla Anadolu’da Aile Anayasasını yapıp aile şirketlerinin kurumsallaşması sürecini aile kurumsallaşmasıyla başlatan Aileler ve Aile Şirketi Sahipleri bulunmaktadır.
Aile şirketlerinin, şirket hissedarları, aile üyeleri ve şirket yöneticileri arasındaki ilişkileri yönetmek ve adil düzenleyebilmek için “Aile Anayasası” oluşturmalarının aile şirketinin de kurumsallaşması açısından kritik önemi bulunmaktadır.
Anayasa, hissedarlara birbirleriyle, diğer aile üyeleriyle ve şirket yöneticileriyle ilişkilerinde izleyecekleri prensipleri de ortaya koyabilmektedir. Son yıllarda ülkemizde Aile içi iyi niyete dayalı bir beyannameyi ifade eden Aile Anayasaları, Türkiye Noterler Birliği'nin tasdik ettiği belgeler mahiyetini de kazanmıştır. Hukuki niteliği olmayan ve aile içinde iyi niyete dayanan bir beyannameyi ifade eden anayasa, aile birliğine ve sermayenin uzun süre şirkette kalmasına katkıda bulunur. Dolayısıyla Aile Anayasası olan Aile Şirketleri, iş ortakları, çözüm ortakları, müşterileri, tedarikçileri, bankacılık ve sermaye kuruluşları ile müşterileri nezdinde etkili bir itibar ve prestij kazanırlar.
Çalışır bir anayasayla kaynak maliyeti düşer, aile içindeki sorunlar, kurallar dahilinde halledilir, yönetimde olmayan aile üyeleri rahatlar ve iyi profesyonel yöneticiler şirkete çekilebilir.
Yarın Hangi Aile Şirketleri Ayakta Kalacak?
Günümüzde pek çok aile şirketinin, özellikle yetki devrini etkin yapamadıkları için yönetsel problemler yaşadıkları ve şirketlerin dağılma süreciyle karşı karşıya kaldıkları görülmektedir. Yetkiyi elden bırakmak istemeyen Aile Şirketi büyüklerinin, her türlü kararın kendilerinden çıkması gerektiği fikrine inanmaları da bu sorunları daha da körüklemektedir. Bu aşamada, Aile Anayasasının önemi ortaya çıkmaktadır. Aile için özel bir “Aile Anayasası”nın oluşturulması, Aile içi kararlarda tek sesliliği sağlayacak ve demokratik bir ortamda farklı görüşlerin de yansıtılacağı bir “Aile Meclisi” veya “Aile Konseyi”nin kurulması ve Aileye yönelik sorunlara bağımsız bir bakış olması için “Danışma Kurulu” oluşturulması sağlanabilir. Ayrıca Aile Şirketinin kurumsallaşması sürecinde ve sürdürülebilir yapı içerisinde yönetim ve icra kurullarına dışarıdan profesyonel bağımsız üyelerin alınması da günümüzde gittikçe yaygınlaşan bir uygulamadır. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi uygulamaları ile Aile Şirketlerinin kurumsallaşması ve kalıcılığına profesyonel destek anlayışı da dahil edilmiş olmaktadır.
Veliahtların şirketlere adaptasyonu ise aile şirketlerinde göze çarpan bir diğer kritik konudur. Şirkette yer alacak bireylerin eğitilmesi, gerekli niteliklere sahip olabilmeleri için tecrübe edinmelerinin sağlanması aşamalarının belirlenmesi ve nihayetinde yatkınlıkları ve yetenekleri doğrultusunda şirket içerisinde en uygun pozisyona yerleştirilmeleri bu süreci kolaylaştıracaktır. Bu konuda çeşitli profesyonel destek uygulamaları olmakla birlikte günümüzde yaygınlaşan zihinsel tipoloji analizi uygulaması ile yatkınlığa göre Aile Şirketi içinde yerleştirme ve görevlendirme uygulaması gittikçe benimsenen ve başarılı olan bir uygulama olarak göze çarpmaktadır. Yerleştirme ve görevlendirmenin yanında yine mevcut aile şirketi sahipleri ile veliahtların yetkinlik ve donanımlarını profesyonel anlamda belli bir seviyeye getiren şirket sahiplerine yönelik Sahiplik Akademisi uygulamaları da son yıllarda başarılı sonuçlar vermektedir. Sahiplik Akademileri tamamlandığında, şirket sahipleri ve veliahtlar uygulamalı olarak aldıkları eğitimlerle bireysel gelişimlerini arttırmakta ve farkındalık seviyelerini daha yukarılara taşımaktadırlar.