-
Depremzede Öğrencilerimizin Zihinsel ve Duygusal Sağlıkları ve Akademik Başarılarının Önemi ve Önerilerim
Sevgili Dostlar merhaba,
Önceki yazımızda, deprem ve deprem sonrası, aile şirketlerinde depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini yönetmenin ve etkilerini en aza indirmede verilecek desteklerin önemi ve bizim bu konuda yaptıklarımız üzerinde durmuştuk.
Artık depremden sonraki ikinci safhaya geçtik. Yani "depremzedelerin zihinsel ve duygusal durumu" safhasında, depremzede öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal sağlıkları ve akademik başarıları için desteklenmesinin önemi ve bu doğrultudaki önerilerimi yazacağım.
Önceki yazımızda, İlber Ortaylı Hoca’nın konuşmasına atıfla, bireyler ve kurumlar olarak, bu topluma borcumuz olduğunu belirtmiştim. Bu kapsamda, depremzedelere gerek duygusal ve mental gerekse ekonomik olarak destek olmamız gerekiyor. FMA Akademi olarak, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde hem bireylere hem de kurumlara destek olmaya devam ediyoruz.
Depremin sebep olduğu yıkımın, kalıcı sonuçlar doğurmaması için, herkesin sorumluluk bilinci ile hareket etmesi gerekiyor. Özellikle, çocuklara ve gençlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Geleceğimizi oluşturan gençlerimizin zaten istenen seviyede olmayan eğitimleri maalesef aksamaya başladı. Gençlerimizi hayattan ve eğitimden koparmamalıyız. Aksine, bu gibi kriz dönemlerinde, daha fazla çalışmaları gerektiğini anlatmalıyız. Hatta, anlatmakla kalmayıp, onlara daha fazla çalışabilmeleri için gerekli iklimi, ortamı ve imkanı sağlamalıyız, desteği vermeliyiz.
Krizleri aşmak ve ileriye doğru yürüyüşümüze devam etmek için daha fazla üretmeliyiz. Bunun için, gelecek nesli iyi yetiştirmeliyiz. Gençlerin yetişmesinden, sadece aileleri değil, toplumun tüm üyeleri sorumludur. Yaşadığımız bu afet, bu sorumluluğumuzu daha da artırmıştır. Deprem bölgesindeki ve deprem tahliye bölgelerindeki gençlerimizin eğitimlerini kesintisiz olarak devam ettirebilmeleri için çalışmalıyız.
Öğrencilere gerek ders materyalleri gerekse öğrenim görecekleri mekanları ve ihtiyaç duydukları iklimi, tesis etmeliyiz. Bu konuda, çocukların ve gençlerin eğitimden kopmamaları için gerek resmi otorite gerekse sivil toplum kuruluşları, üzerine düşeni yapmalıdır.
Uzaktan eğitim yerine, yerinde eğitim için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Yurtlara zaruri olarak yerleştirilen depremzedeler, daha uygun yerlere yerleştirilmelidir ve yurtları boşaltılan özellikle Fen Lisesi öğrencileri, derslerine okullarında devam etmelidir. Sonradan, bu yönde alınan karar ve uygulamalar sevindiricidir.
Böylece, öğrenciler de online (uzaktan) değil, fiziki eğitime devam edecek imkana yeniden kavuşabilecektir.
Deprem bölgesinde okuyan öğrenciler, memleketlerindeki üniversitelerde, derslerine başlamalıdır. Bu konuda, geç olmadan bir düzenleme yapılmalıdır. Hatta, düzenleme yapılmasını beklemeden, hocalarımız inisiyatif alıp, deprem bölgesinden gelen öğrencilere sınıflarını açmalıdır. Öğrencilere, not verilip verilmemesi öncelikli bir konu değildir. Önceliğimiz, öğrencilerin hayattan, eğitimden kopmamalarını sağlamaktır. Eğitimlerine devam edemeyen öğrenciler, eğitimden kopabilir. Uzaktan eğitimle, ev ve ev sorunları ile iç içe olmaktan, derslerine devam etme ve derslerine odaklanmada sorun yaşayabilirler. Bu durum, nitelikli eğitim alamamalarına neden olabilir. Nitelikli bir eğitim alamayan öğrenciler, hayata karışma, hayata katılma sürecinde, dezavantajlı konuma düşebilir. Tüm bunlar, hayatlarının gelecek dönemi için, büyük sorunlar yaşamalarına neden olabilir.
Öğrencilerin eğitimlerine fiziki olarak devam edebilmeleri, onları sosyal olarak destekleyecektir. Uygun ders iklimi sağlandığında, öğrenciler, eğitimlerine nitelikli olarak devam edebilirler. Not veya diğer prosedürler olmadan, sadece eğitimlerine devam edebilmek için bulunduğu şehrin üniversitelerindeki derslere katılan öğrenciler, farklı hoca ve öğrencilerle kaynaşma fırsatı bulabilir ve depremin yıkıcı etkisinden bir an olsa da uzaklaşabilir. Bu durum, mevcut eğitim ve gelecekteki kariyer durumlarını olumlu yönde etkileyebilir.
Resmi kurumların ve meslek örgütlerinin en kısa zamanda, depremzedelerin duygusal ve mental sağlıkları için harekete geçmeleri gerektiğini önceki yazımızda detaylı olarak belirtmiştim. Bu destek, su ve ekmek kadar gerekli ve zorunlu bir ihtiyaçtır. Zihinsel ve fizyolojik ihtiyaçlar birbirinden ayrı düşünülemez. Hatta zihinsel ihtiyaçlar, fizyolojik ihtiyaçlar gibi kendilerini belli etmedikleri için, geri dönüşü zor hasarlara da neden olabilir. Bundan dolayı, en kısa zamanda ve planlı bir şekilde, psikolojik ve sosyal destekler başlatılmalı, başlatılan çalışmalar, artırılarak devam ettirilmelidir.
FMA AKADEMİ NELER YAPIYOR?
“Hizmet verdiğimiz birey, grup, kuruluş ya da toplumların sahip oldukları bireysel, bireylerarası, kurumsal ve toplumsal farkındalığı artırarak yaşam kalitelerinin gelişimine destek olma” misyonumuzla ve sosyal sorumluluk anlayışımız ve uygulamalarımızla, FMA Akademi bünyesinde, depremzede öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal sağlıkları ve akademik başarıları için koçluk desteği vermeye başladık.
Üzerinde durulması gerektiğini ve çok önemli bir konu olduğunu düşündüğümüz için, yazımızı bitirmeden önce, tekrar etmek istiyorum. Afet bölgelerindeki ve tahliye bölgelerindeki depremzedeler için, depremin yaralarını sarmak, faydalı ve etkili çözümler üretmek üzere depremin meydana geldiği ilk günden bu yana çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle, depremzede öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal sağlıklarını ve akademik başarılarını çok önemsiyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımız ve uygulamamızla, başlattığımız ve sürdürdüğümüz koçluk desteği ile deprem bölgesinden gelen ortaokul ve lise öğrencilerimizin, özellikle 8. sınıf ve 12. sınıf öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal sağlıklarına ve akademik başarılarına online ve yüz yüze koçluk desteği veriyoruz.
İhtiyaç sahibi öğrencilerimize ve velilerimize buradan da çağrıda bulunuyorum. Hiçbir şekilde maddi kaygı gütmeden, destek olmaya hazırız. Detaylı bilgi için, web sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı inceleyebilir ve bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu ve benzeri çalışmaların, mutlaka ama mutlaka çoğalması gerekiyor. Resmi kurumların, mahalli idarelerin, mülki idarelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin, mutlaka sistemli ve kapsamlı bir çalışma yapması gerekiyor. Bizler, sınırlı ekonomik ve operasyonel kapasitemizle çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Benzer sorumluluk anlayışı ve bilinciyle çalışmaların yaygınlaşması ve çoğalması gerekiyor.
Ne iş yaparsak yapalım, hangi pozisyonda olursak olalım, toplum, kurumlar ve bireyler olarak uzun bir süre etkilerini yaşayacağımız depremin açtığı yaralarımızı, dayanışma ile sararak atlatacağımıza inanıyoruz. Bunu, tüm iş süreçlerimize yansıtıyoruz. Üretmeye ve değer yaratmaya ve bunu toplum yararına kullanmaya devam edeceğiz.
Yaşadığımız bu felaketi, birlik olarak ve dayanışma göstererek atlatabiliriz. Bunu hem bireysel hem de kurumsal boyutta yapmalıyız. Önceki yazımızda da belirttiğim gibi, ülke ve toplum olarak, afette, salgında ve savaşta bunu daha önce defalarca yaptık. Şimdi de yapabiliriz. Özellikle, geleceğimizi oluşturan çocukların ve gençlerin desteklenmesi konusunda daha fazla çalışmalı ve üretmeliyiz. Daha güçlü bir gelecek için, bunu yapma zorunluluğumuz var.
Bugünleri de atlatacağımıza olan inancımın yüksek olduğunu belirterek, bugünkü yazımızı da sonlandırıyorum. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, hoşça kalın, sağlıkla kalın.
Mehmet ERGİN
Kurucu (Founder)
Aile Şirketleri Uzmanı (Doctor of Philosophy in Family Business - PhD)
Yönetim Danışmanı (Certified Management Consultant - CMC)
Stratejik Planlama ve Stratejik Yönetim Danışmanı
Yayın Tarihi: 20 Mart 2023 Pazartesi