-
Aile Şirketi KOBİ’lerin, Deprem Krizi ve Etkilerini Yönetebilmesi İçin Verilecek Desteklerin Kritik Önemi ve Önerilerim
Sevgili Dostlar merhaba,
Bundan önceki yazımda, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremi, etkilerini, bireysel ve kurumsal olarak yaptıklarımızı ve yapmamız gerekenler üzerinde durmuştuk. Bugünkü yazımızda, ana işimiz ve uzmanlık alanımız Aile Şirketlerinde, depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini kontrol altına almanın ve etkilerini en aza indirmenin kritik önemi ve bu konudaki önerilerimi yazacağım.
Üretmek ve değer yaratmak için çalışmaya devam ettiğimizi önceki yazımda belirtmiştim. Önceki yazımda, deprem sonrası yapılan ve yapılması gereken çalışmaların, farklı safhalar ve bu safhalarda farklı içerikler barındırdığını belirtmiştim.
Deprem anında ve sonrasındaki ilk ay boyunca, daha çok, arama, kurtarma, fizyolojik ve güvenlik ihtiyacına yönelik destekler verildi.
Şimdiki safhada, insanların kendilerini gerçekleştirmelerine yönelik destek çalışmaları yapmalıyız. Bunun için, depremzede öğrencilerin, zihinsel ve duygusal sağlıkları ve akademik başarıları için online ve yüz yüze koçluk desteği vermeye başladık.
Bireylerin hayatlarını idame etmeleri ve olabildiğince kısa zamanda deprem öncesi hayatlarına dönebilmeleri için, üretim sürecine dahil olmaları gerekiyor. Bunu hem duygusal ve zihinsel sağlıkları hem de ihtiyaç duyacakları maddi kaynaklara ulaşmaları için yapmaları gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan da deprem bölgesindeki işletmelerin, en kısa zamanda faaliyetlerine başlaması için gerekli iklimin tesis edilmesidir.
Depremin mikro ve makro etkilerini analiz ederek ve buna yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini, depremin ilk gününden bu yana belirtik ve buna yönelik çalışmalar yapılmasını önerdik. Bu kapsamda, uzmanlık alanımız aile şirketlerine yönelik de destek çalışmalarımıza başladık.
Ülkemizin ekonomik refahı için taşıdıkları önem, aile şirketlerine yönelik daha kapsamlı ve onları merkeze alan çalışmalar yapmayı zorunlu kılıyor. Bu kapsamda, deprem bölgesinde, depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini, öncelikle kontrol altına almak, sonrasında da en aza indirmeye yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımızla, bölgede ihtiyaç duyan birey ve kurumlara Yönetim Danışmanlığı desteği veriyoruz.
FMA Akademi olarak, çoğu aile şirketi KOBİ’lerin, depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini kontrol altına almasına ve etkilerini en aza indirmesine destek olmaya devam edeceğiz. Ancak, bunun, ekonomik etki ve operasyonel kapasitesi bizden yüksek olan, resmi kurumlar ve ilgili meslek örgütleri tarafından, sistemli ve kapsamlı bir şekilde yapılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Kurumlara yönelik desteklerin merkezine aile şirketlerini almamızın en büyük nedeni, aile şirketlerinin ülke ekonomisi için taşıdığı büyük önemdir. Türkiye’deki şirketlerin %95’i ve halka açık olanların %75’i aile şirketidir. Aile şirketleri, faaliyet gösterdikleri ülkelerin ekonomisi başta olmak üzere, sosyal ve kültürel alanlardaki gelişimine büyük katkıda bulunurlar. Bu itibarla, aile şirketlerinin özellikle bu ve benzeri kriz dönemlerinde, desteklenmesi gerekmektedir.
Depremin açtığı tüm yaralarımızı, dayanışma anlayışımızı ve dayanışma kültürümüzü canlandırarak aşabiliriz.
Daha önceki yazımızda da belirttiğim gibi, ne iş yaparsak yapalım, hangi pozisyonda olursak olalım, toplum, kurumlar ve bireyler olarak uzun bir süre etkilerini yaşayacağımız depremin açtığı yaralarımızı, dayanışma ile sararak atlatacağımıza inanıyoruz. Buna yönelik çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.
Dayanışmanın, salt bireysel, maddi, teskin ve telkinden ibaret olmadığı anlayışıyla, insanların ve kurumların hayatlarına dokunarak, yaşanan depremin yol açtığı zorlukları atlatmalarına ve deprem öncesi günlük hayatlarına dönmelerine destek olmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu ve benzeri çalışmaların gecikmesi veya yapılmaması, orta ve uzun vadede, ülkemizin geneli için daha büyük kayıplara neden olabilir. Depremin yarattığı maddi ve manevi kayıpları ve etkilediği bölgenin genişliği ile kapsadığı nüfusu iyi anlamamız gerekiyor.
Deprem bölgesindeki 11 ilin toplam nüfusu, 13,9 milyondur. Bu sayı, Türkiye’deki toplam nüfusun yüzde 16,39’unu oluşturuyor ve dünya üzerindeki 121 ülkenin nüfusundan daha fazla bir sayıyı ifade ediyor. Tahliye bölgelerini ve bu bölgelerle olan ekonomik, sosyal, sağlık ve eğitim gibi bağlantılıları eklediğimizde, depremin etkilediği alanda oluşan etki derecesini ve etkilenen insan sayısı hakkında kanaatimiz biraz daha netleşmiş olur. Buna bağlı olarak, yaraların hem sosyal hem de ekonomik olarak acilen ve fakat planlı bir şekilde sarılmasının stratejik önemi ve zarureti daha net anlaşılmış olacaktır.
DEPREM EKONOMİSİ
Farklı çalışmalarda ve raporlarda, rakamlar değişmekle birlikte, yaşanan deprem, Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 0,5’i ile 2’si arasında bir maddi kayba neden olmuştur. Deprem öncesinde hükümetin resmi ekonomik büyüme tahmini yüzde 5,5'ti. Uluslararası Para Fonu (IMF), ocak ayında 2023 yılında Türkiye'ye ilişkin büyüme öngörüsünü, yüzde 3'e düşürmüştü.
Daha önceki paylaşımımda, deprem sonrası yapılan ön çalışmalar hakkında kısaca bilgi vermiştim. Yapılan ön çalışmalar, depremin en çok hasar verdiği üç il, Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman'ın Türkiye'nin GSYİH'deki payının yüzde 2,6, ihracattaki payının da yüzde 2,2 olması ve depremin büyük ölçüde tarım bölgelerini ve hafif sanayi üretimi yapılan bölgeleri etkilemesi, ekonomi üzerindeki etkisinin sınırlı olabileceği yönündedir.
Depremin Türkiye’ye maliyeti hakkında ilk raporlardan biri, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'ndan (TÜRKONFED) geldi. TÜRKONFED’in, "2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu" başlıklı raporuna göre, Kahramanmaraş Depremi’nin 70,75 milyar doları konut zararı, 10,4 milyar doları milli gelir kaybı ve 2,91 milyar doları işgücü kaybı olmak üzere, toplamda 84,06 milyar dolar hasara neden olması beklenmektedir.
Ticaret Bakanlığı, ihracatın şubat ayında, yüzde 6,4 azalışla, 18,6 milyar dolara gerilediğini duyurdu. Bu düşüş, depremin, ihracatı doğrudan 1,5 milyar dolar aşağı çektiği anlamına geliyor.
İllerin milli gelire katkılarındaki azalmaya paralel olarak afete maruz kalan 11 ilin ihracatının, ihracatı göğüsleyen liman altyapısının bozulmasının da etkisiyle, milli gelire etkisinin, 15 milyar doların üstüne çıkabileceği tahmin edilebilir. Bu da depremin maliyetinin, 90 milyar dolara çıkabileceğine işaret etmektedir.
Türkiye İhracatçılar Birliği ihracat rakamları, depremin sebep olduğu ekonomik kayıp konusunda, detaylı bir perspektif sunuyor.
12 İLİN KARŞILAŞTIRMALI ŞUBAT 2022 VE ŞUBAT 2023 İHRACATI | ||||
İL | ŞUBAT 2022 | ŞUBAT 2023 | DEĞİŞİM ($) | DEĞİŞİM (%) |
Gaziantep | 900.723,38 | 520.772,79 | (-) 379.950,59 | -42,18 |
Mersin | 240.284,79 | 220.997,72 | (-) 19.287,08 | -8,02 |
Adana | 233.266,70 | 207.550,23 | (-) 23.116,47 | -11,17 |
Hatay | 299.393,05 | 108.293,42 | (-) 191.099,63 | -63,82 |
Kahramanmaraş | 130.264,01 | 51.654,33 | (-) 78.609,68 | -60,34 |
Malatya | 34.825,63 | 17.259,70 | (-) 17.565,92 | -50,44 |
Elazığ | 27.626,90 | 13.962,88 | (-) 13.664,02 | -49,46 |
Diyarbakır | 24.323,23 | 26.110,97 | (+) 1.787,74 | -7,34 |
Osmaniye | 20.399,67 | 13.716,65 | (-) 6.683,03 | -32,76 |
Şanlıurfa | 18.851,55 | 13.131,49 | (-) 5.720,05 | -30,34 |
Adıyaman | 5.229,02 | 6.833,11 | (+) 1.604,08 | 30,67 |
Kilis | 6.499,89 | 6.123,97 | (-) 375,92 | -5,78 |
TOPLAM | 1.942.087,82 | 1.206.407,26 | (-) 735.680,56 | -37,88 |
Türkiye İhracatçılar Birliği ihracat rakamlarına göre, deprem bölgesindeki illerimizde, Şubat 2023 ihracat rakamlarında, Şubat 2022’ye kıyasla Adıyaman (%30,67) ve Diyarbakır (%7,34) dışındaki illerde düşüş yaşanmıştır. Adıyaman ve Diyarbakır’daki bu yükseliş, yıllık yaklaşık 3.400 dolar olduğundan ve toplama göre çok cüzi bir orana tekabül ettiğinden, kayda değer bir artış olduğu söylenemez. 12 il içerisinde, 900.723,38 dolar ile 2022 yılında lider olan Gaziantep, %42,18 düşüş ile 520.772,79 dolara düşmüştür. Gaziantep’in ihracatında yaşanan bu düşüş, 12 ilin toplamının yaklaşık %32’sine denk gelmektedir.
11 il arasından Adıyaman, 2022 yılında en düşük ihracat rakamlarına sahipken (5.229,02 dolar), 2023 yılında, Kilis en düşük ihracat rakamlarına sahip (6.123,97 dolar) il olmuştur.
2022 yılının ihracat rakamlarının ortalaması, yaklaşık olarak 161 bin dolardı. Bu meblağa en yakın olan il, Kahramanmaraş’tı. (130.264,01 dolar) Hatay’ın %63’lük bir gerilemeye uğramasıyla beraber 2023 ortalamasına en yakın (ortanca değere en yakın) il, Hatay (108.293,42 dolar) olmuştur.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, bir yıl içinde ihracat rakamlarında en çok düşüş yaşayan ilimiz Hatay (191.099,63 dolar) olurken, Hatay’ı sırasıyla Kahramanmaraş (78.609,68 dolar), Malatya (17.565,92 dolar) ve Elazığ (13.664,02 dolar) takip etmektedir.
Azalan değişimi baz aldığımızda, en az olumsuz etkilenen il Kilis (-%5,7), sonrasında sırasıyla Mersin (-%8,02) ve Adana (-%11,1) olmuştur.
Türkiye’deki bir yıllık değişim -%9,10 olarak hesaplanmıştır ve bu oran, 1.665.182,79 dolara denk gelmektedir. Depremden etkilenen 12 ilde ise değişim miktarı, -%37,88 olarak hesaplanmıştır ve bu oran, 735.680,56 dolara denk gelmektedir. Yani, Türkiye ihracatındaki düşüşün, %44’ünü deprem bölgesindeki 12 il oluşturmaktadır.
Eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim gibi boyutlar ve diğer illere olan doğrudan ve dolaylı etki de hesaba katıldığında, bu maliyetin daha da artacağını söylemek mümkündür. Tüm bu kaybı telafi etmek, bizlerin sorumluluğundadır. Hem birey hem de kurumsal olarak, bu kaybı telafi etmek zorundayız.
AİLE ŞİRKETİ KOBİ’LERE VERİLMESİ GEREKEN DESTEKLER
Yapılan araştırmalar, ülkelerin ekonomik kalkınmalarının ana lokomotifinin aile şirketleri olduğuna işaret ediyor. Ülkemizde ve dünyada sayıları çok fazla olan ve tüm şirketler içerisindeki oranları %80 ile %95 arasında değişen aile şirketlerinin, ayrıca desteklenmesi gerekiyor. Resmi kurumlar ve meslek örgütleri, bu konuda gerekli sorumluluğu alarak çalışmalara başlamalıdır.
Deprem bölgesi ve deprem bölgesi ile yüksek ticari ilişkide olan bölgelere yönelik yapılması gerektiğini düşündüğüm, başlıca destekleri ifade edecek olursam:
- Mevcut Sosyal Güvenlik Kurumu SGK ve vergi borçları, uygun maliyetlerle yapılandırılmalıdır.
- Özel sektöre olan borçlar, devlet güvencesine alınmalıdır. Gerekli durumlarda, ödemeler devlet tarafından yapılmalı ve uygun bir maliyetle yapılandırılmalıdır.
- Şirketlerin yeniden üretime geçebilmesi için, destek, hibe ve kredi paketleri açıklanmalı ve uygulamaya geçirilmelidir.
- Yeniden üretim için gerekli, alan, tesis ve makine tedariki konusunda destek sağlanmalıdır.
- Enerji ihtiyacı, uygun maliyetle karşılanmalıdır.
- Çalışan istihdamında, Sosyal Güvenlik Kurumu SGK başta olmak üzere, işverene çalışan maliyetleri konusunda destek sağlanmalıdır.
- Nitelikli insan gücünün deprem bölgesine gelmesi için, teşvikler (TOKİ’den ev, çocukların eğitim masrafları konusunda destek vs.) sağlanmalıdır.
- Deprem bölgelerinin, cazibe merkezi haline getirilmeleri için, kurulacak yeni kentlerin rekabet avantajı elde edebilmesine yönelik, bölgeye özel teşvik paketleri hazırlanmalıdır.
- Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret ve Sanayi Odası, Borsalar ve Organize Sanayi Bölgeleri, özellikle desteklenmelidir. Eğitim ve kapasite genişlemesi için gerekli olan destekler sağlanmalıdır.
- Aile şirketlerine, krizi değerlendirmesi, yönetmesi ve yoluna devam edebilmesi için, gerekli maddi ve danışmanlık desteği fonları oluşturulmalı ve verilmelidir.
Tabi, devletin yapacaklarının yanında, özel sektör de çalışmalar yapmalıdır. Öncelikle, istihdam sağlamak için üretim, deprem bölgelerine kaydırılabilir. Bayilik sistemi ile çalışan işletmeler, uygun koşullar sunarak, deprem bölgesine bayilik verebilir. Yatırımcılar, deprem bölgesine yatırım yapabilir. Büyük kurumsal şirketler, deprem bölgesindeki yerel üreticilerle çalışabilir.
Yukarıda saydıklarım ve bunlara eklenebilecek birçok alanda, destek çalışmaları yapılmalıdır. Bu ve benzeri desteklerle, ayağa kalkabilir ve yeniden üretime başlayabiliriz.
“Hizmet verdiğimiz birey, grup, kuruluş ya da toplumların sahip oldukları bireysel, bireylerarası, kurumsal ve toplumsal farkındalığı artırarak yaşam kalitelerinin gelişimine destek olma” misyonumuzla, FMA Akademi olarak hem insani ve vicdani hassasiyet hem de kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde çalışmalar yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Depremden etkilenen çoğu aile şirketi KOBİ’lerin, depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini öncelikle kontrol altına almak, sonrasında da etkilerini en aza indirmeye yönelik, talep eden aile şirketlerine, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımızla Yönetim Danışmanlığı hizmetimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Depremin sebep olduğu krizi ve etkilerini öncelikle kontrol altına almak, sonrasında da etkilerini en aza indirmeye yönelik, talep eden farklı aile şirketlerine de destek olmaya hazırız.
Deprem bölgesinde yer alan ve iş ve ticaret hacminin büyük bir bölümü deprem bölgelerinde olan aile şirketlerinin, Yönetim Danışmanlığı konusunda ihtiyaç duyacakları destekler için bizimle irtibata geçmelerini bekliyoruz. Detaylı bilgiye, sosyal medya ve web sitemiz üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bu zor dönemi de dayanışma ile aşacağız diyorum ve bugünkü yazımızı sonlandırıyorum. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, hoşça kalın, sağlıkla kalın.
Mehmet ERGİN
Kurucu (Founder)
Aile Şirketleri Uzmanı (Doctor of Philosophy in Family Business - PhD)
Yönetim Danışmanı (Certified Management Consultant - CMC)
Stratejik Planlama ve Stratejik Yönetim Danışmanı
Yayın Tarihi: 20 Mart 2023 Pazartesi