-
Öğrenci-Öğretmen Görüşmeleri
Sanırım öğretmenliğe başladığım ilk yılın, birinci ayıydı. İlk veli toplantımı yapacaktım. Kendimce deli heyecanlıydım, velilerin karşısında çok şık olmalıyım diye düşünüp kendime yeni ciciler almıştım. Veli toplantısında bilimsellik birinci ilkem olmalıydı, toplantı öncesi bir ajandaya uzun uzun notlar aldım. Öğrencilerin bilişsel süreçleri, ödev politikam, evde öğrenme desteğinin nasıl akılcı olacağı, sınıfta öğrenme ortamını nasıl kurguladığım vb. konuları art arda sıralıyordum. Okul sonrası veli toplantısı geldi çattı, veliler çekingen çekingen sınıfa girmeye başladılar.
Ben başladım konuşmaya, konuşma devam ettikçe veliler için nasıl iç karartıcı olduğumu onların gözlerinde görmeye başladım. Kimse benim ne harika bilimsel metotlarla eğitim yapacağımla ilgilenmiyordu. Her veli kendi çocuğuyla ilgili bir şey söylememi bekliyordu, tabii ki bu tuzağa düştüm hemen. Her veliye, herkesin içinde, öğrencinin durumunu ve onunla nasıl çalıştığımızı ve eylem planını anlatıyordum. Özel olan bu bilgiler havaya saçılıyor benim söylediklerim veliler tarafından doğal olarak başka bir süzgeçten görülüp algılanıyordu. İşin özü öğrenci dedikodusu yapıyorduk, hem de tüm sınıfın. Ben kendimce iyi bir şey yaptığımı düşünürken ilerleyen günlerde öğrencilerin akademik ve sosyal süreçlerinde ciddi değişiklikler oluşmaya başladı. Aileler benim söylediklerimden yola çıkarak çocuklarını zorlamaya başladılar ve ipin ucu koptu. Kendim etmiş kendim bulmuş oldum.
Bu ilk veli öğretmen görüşmesinin ardından bir daha toplu görüşmelerde öğrenci hakkında konuşmadım. Bireysel veli toplantılarında da öğrenci dedikodusu yapmadan, verilere dayalı somut gözlemlerle öğrenci hakkında bilgilendirme yapıp, ortak dil, ortak tutumun öğrenci gelişimine katkısı konusunda ailelerle konuşmaya çalıştım.
Biz ne kadar dikkatli olsak da eğitim sistemimizin yarışmacı yapısı nedeniyle veliler hep öğrenciye nasıl destek vereceklerinin arayışındalar. Siz sadece anne baba olarak çocuğunuzu sevin, öğretmenlik rolünü üstlenmeyin desek de bir şey değişmiyor. Helikopter ebeveynler çocukları adına her işi yapmaya hazır, herkes kendi çocuğu terlemesin diye hamama giriyor. Bu yapı ve anlayışın sonucu da öğrencilerin artık sadece dışsal motivasyonla çalışıyor olması. Öğrenme sorumluluğunu öğrencilerden alalı, ailelere ve öğretmenlere vereli çok oldu.
Çalıştığım okulların birinde veli görüşmeleri cumartesi günü randevulu yapılırdı. Ben sınıfta otururken, onar dakika arayla veliler gelirdi. Öğrenci velisi rolü kadındaydı ve kapı açıldığında çoğunlukla anneleri görürdüm. Baba-anne beraber geldiğinde de sevinirdim, ne kadar bilinçli aile diye. Böyle bir veli görüşmesinde kapı açıldığında içeri baba ve annenin yanı sıra çocuk da girdi. Şaşırmıştım, aile hemen açıklama yaptı, bu görüşme bizi değil aslında onu ilgilendiriyordu. "Çocuğumuzla ilgili konuştuklarımızı onun duymamasının haksızlık olacağını düşünüyoruz." O güne kadar yaptığım en verimli görüşme gerçekleşti. Öğrenci söz aldı, kendini anlattı, biz yorum yaptık, o değerlendirme yaptı ve kendi öğrenme süreçleri ile ilgili kararlar aldı. Rolün gerçek sahibi iş başındaydı.
Bu görüşmenin aydınlatmasıyla düşündüm. Biz, öğrenciler neden kendi öğrenme sorumluluklarını almıyorlar diye hayıflanırken onlara bu sorumluluğu verecek alanlar açmıyorduk. İlk iş sınıfımdaki öğrencilerle bireysel görüşmeler yapmaya başlamak oldu. Sınıfta öğrenciler kendi işlerini yaparken, çalışma kağıtlarını tamamlarken ben öğrencileri tek tek yanıma çağırıp kapının biraz dışına çıkardığım masada onlarla akademik ve sosyal alandaki güçlü ve gelişmesi gereken alanlarla ilgili paylaşım yapmaya başladım.
Bu görüşmelerde bir de öğrenme performansları ile ilgili yorumları onlardan alıyordum. Bu toplantılardan da öğrenci kendine hedefler koyarak ayrılıyordu. Bu görüşmelerde öğrenciler kendilerine ayrılan özel zaman diliminden dolayı çok mutlu oldular. Her biri de kendi öğrenme süreçlerinin çok farkındaydı. Bizim bunu görmememizin nedeni, hiç sormamış olmamızdı.
Yöneticilik yaptığım okulda öğretmenlerle yaptığım paylaşımda öğrenci-öğretmen görüşmelerini ortak kararla zorunlu hale getirdik ve bir yarım günü bu görüşmelere ayırdık. Öğrenciler aynı velileri gibi ellerinde not defterleri ile öğretmen kapılarında sıra oldular. Her biri müzik, beden eğitimi, fen bilimleri, sosyal bilgiler ve diğer öğretmenleri ile sırayla ve kendilerine ayrılan sürede görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler ne derece yararlı oldu bir ölçeğim yok ama öznel yorumum şu ki öğrenciye “öğrenme sorumluluğu sende” demek ve onları bu sürece dahil edecek ipuçlarını vermek çok değerli.
Kaynakça: Eğitim Pedia/Müjdat Ataman